Halk Eğitimi Merkezleri; her zaman her yerde, 7 den 77’ ye herkese, dil, din, ırk, mezhep, kıyafet, çocuk, yetişkin, açık – kapalı, kadın – erkek ayrımcılığı yapmadan; ihtiyaç hissedilen eğitimi, istenildiği zaman diliminde; merkez, köy, mezra, çadır, bodrum, dernek, sağlık evi, cezaevi gibi yerlerde verebilen yaygın eğitim kurumlarıdır.
Bu merkezlerden eğitim almak isteyenlere; OKS, LGS, ÖSS, KPSS sınavları gibi hiç bir sınav uygulanmaz. Hayat boyu eğitim almak isteyenler, buralara tamamen gönüllü olarak gelirler. Hiç kimseyi, Halk Eğitimi Merkezlerine zorla getiremezsin. Kursiyerler; idarecinin, öğretmenin, usta öğreticinin tutumunu, eğitimini beğenmezse halk eğitimi merkezinden kendi isteğiyle ayrılırlar.
Halk Eğitimi denilince, sadece yetişkin eğitimi akla gelmemelidir. Eskiden halk eğitimi merkezlerine, yetişkin insanların fazla rağbet etmesinden dolayı bu yanlış düşünce günümüzde de yerini korumaktadır. Halk eğitimi merkezleri sadece yetişkinlere değil, toplumun her kesimine hizmet vermektedir. Bu hizmeti verirken de kişilerin eğitim düzeyine (bazı kurslar hariç), mesleğine, yaşına, inancına, kıyafetine bakmaz.
Halk eğitimi merkezleri; tüm öğretim ve eğitim kurumları dahil olmak üzere üniversiteler üzeri eğitim kurumlarıdır. Çünkü, halk eğitimi merkezlerine hiç okula gitmemiş kişilerle; 2 üniversite bitirmiş insanlar rahatlıkla gelebilmektedirler. Kişilere genel anlamda, hiçbir sınırlama getirmemektedir. Çalışma alanı 180 değil, 360 derecedir.
Halk eğitimi merkezlerinde çalışacak idareci, öğretmen ve usta öğreticilerde gönüllülük anlayışı olmalıdır. Çalışacak kişilerin çalışma mantığı, 08.00 – 17.00 saatleri arasına sıkışmamalı, özel sektör mantığı yerleşmiş olmalıdır.
Kendini geliştirmeye, yenilemeye gayret sarfeden; benden okul müdürü, ilçe milli eğitim müdürü olmaz diyebilen ve yaptığı çalışmalarla kendini halk eğitimci olarak kanıtlayan, halk eğitimi alanında çeşitli kurslardan geçmiş, bu alanda belgeleriyle kendini ispatlayabilen gönüllü ve kıdemli idarecilerin; düzenlediği sosyal faaliyetlerle il dışındaki insanları, yarışmalara katılması ve ödül almak için kendi ilçe halk eğitimi merkezine getirebilen; görev yaptığı ilçedeki halk eğitimi merkezinden 22,45 de son olarak hareket eden işçi servisiyle oturduğu ilçeye giden; gece kurslarının yürütülebilmesi için saat 17.00’den sonra kalorifer dairesine 3 defa inerek, kazana kömür atabilen; görev yaptığı halk eğitimi merkezini fabrika gibi işletebilen; çeşitli yarışmalarda ödül alabilmesi için öğretmen ve kursiyerlerini destekleyebilen; öğrenmeyi öğrenmek isteyen idarecilerin, halk eğitimi merkezlerinde görev alması sağlanmalıdır.
Halk eğitimine yakın olmayan, bu konuda altyapısı eksik olan, bu alana ilgi duymayan, mecburi olarak uygulamaya konulan rotasyondan dolayı, gidecek başka boş yer bulamayan; makam odasının dış duvarına ayna koyup, yanına girenlerin “kıyafetini düzeltmelerini” hatırlatan; halkın seviyesine inemeyecek kadar yüksekte oturan ve yanına gidebilmek için danışmadan randevu alınan, kursiyerlerine başörtüsünü ve kot pantolonu yasaklayan, yaz tatilinde bilgisayar ve spor kurslarının dışında kurs açılmasını istemeyen, kapısına vurulup içeri girildiğinde, hâlâ uzattığı ayaklarını makam masasının üzerinden indirmeyen idareciler, halk eğitimi merkezlerinde görev almamalıdır.
Kendini geliştirememiş; öğrenmeyi öğrenmek istemeyen, hatta kursiyerlerinden bilgi ve beceri olarak geride kalan; derste iken kursiyerlerin işiyle ilgilenmeyip dışarıya para karşılığı iş yetiştirmeye çalışan; kursiyerlerin sorduğu soruya “şimdi teneffüs zili çaldı” diye cevap verip, sınıfı terkeden; kursiyerine aldırdığı malzemeyi yanlış kesip, ziyan ettiren, sınıfta kalorifer peteğine yaslanarak ders anlatıp, kursiyeri yanına çağıran; son ders çıkış zili çalmadan 10 – 20 dakika önce sınıfı toplatıp, zil çalarken hemen öğretmenler odasında bitiveren, kar tatili olsa da yarın Halk Eğitimi Merkezine gitmesek düşüncesinde olan, branş öğretmeni olup okulundaki eğitimcilerle geçinemeyen kadrolu eğitimcilerin, sürgün yeri olmamalıdır, halk eğitimi merkezleri !