KEDİ
Ak sakallı dede çıksa karşıma sorsa
‘’Bu dünya da insan olarak işin bitti. Ama ön elemeyi geçtin bir kez de hayvan olarak yaşama hakkın var; söyle bakalım hangi hayvan olarak dünyaya geri dönmek istersin?’’
Tereddütsüz kedi derim.
Bendeniz memeli memesiz tüm hayvanları çok severim ve onlara derin bir saygı duyarım.
Yaradılış erklerine ihanet etmeden sürdürdükleri yaşamlarında insanın teammüden yaptığı hiçbir kötülüğü yapmazlar. Sadece programlarını uygulayıp nasıl yaşamaları ve yaşamlarını nasıl sürdürülmesini isteniliyor ise ona sadık kalırlar.
Siz hiç dolandırıcı bir Leopar gördünüz mü ya da eşini döven Zebra?
Peki ormana ihanet eden bir aslan haberi okunuz mu bir yerlerde? Kızına tecavüz eden domuz haberi takıldı mı gözünüze ?
Hayvanların insanların açıklarını kapatmak adına yaratıldıklarını düşünürüm.
Hatta bu kadar çeşitli,renkli ve ilginç olmalarını da insanların karakter sıkıntılarına örtü olsun diye verildiğini.
Hayvanların asla karakter sorunları yoktur.
Zaten yaratılanların en şereflisi insan öğretisinden şerefsizliği türeten de insan değil mi?
Peki neden özellikle kedi?
Kedi çünkü, Kediler tüm memeliler arasında en uykucu hayvanlardır. Her gün ortalama 16 saati uyuyarak geçirirler. Bu açıdan bakıldığında, yedi yaşındaki bir kedi hayatının sadece iki senesini uyanık geçirmektedir. (Bu hesapla biz de yaklaşık olarak miskin bir kedinin yarısı kadar ederiz) bir de ne kadar zamanımızı ‘uyanık ‘ geçiririz bir düşünür müsünüz lütfen.
Kedi, asil ve mantıklı bir kişiliğe, mükemmel sezgilere ve akılcı bir duyarlılığa sahiptir. Meraklı davranışları ve hayata pozitif bakışlarıyla insana tur bindirir. Dışa dönük ve yaşamayı seven yaratıktır kedi.Ruhu bedeni birdir insan gibi bedeni ile ruhu ayrı hastalanmaz.Yani ruh hastası bir kedi yoktur.
Bu kediler var ya bu kediler iki-üç yıl içinde çocukluktan ergenliğe geçerler.İnsanların ergenliğe geçiş süreleri ayrı bir dert ergenlikten insanlığa geçiş süreleri bir ayrı derttir. Çoğu da beceremez arafta kalır. Sonra kedi son derece meraklıdır. Ne olduğunu keşfetmek için her türlü şeyin içine girip tırmanmaya çalışırlar. İnsan da öyledir bir anlamda ama içine girdiğinin içinden çıkmaya çalışırken yaşlanır.Üstelik tırmanmaya değil tırmalamaya meyillidir.
Kedil mırlar.Özellikle çok sakin huzurlu ve mutlu olduğunda mır mır mırlar.İnsan hırlar. Kedi olsam tıbben de işe de yararım; Bir kediyi okşamanın kan basıncını düşürdüğü bilimsel olarak ispatlanmış çünkü. Bir de kedi 185 derecelik bir görüş açısına sahiptir.Gözünün önünde ki güzellikleri göremeyen insan için ne kadar fazla değil mi?
Kedi hayatının neredeyse % 30’unu kendisini tımar ederek geçirir. Kedilerin kendilerini tımar ederlerken harcadıkları tükürük salgısındaki sıvı miktarı, boşaltım sistemleri aracılığı ile çıkardıkları sıvı miktarından fazladır.İnsanın tımarı zordur. Ne sıvı yeter ne katı. Tımar ederken tımarhanelik olanları bir düşünsenize. Dünyada 33 farklı ırktan çoğalan 500 milyonun üzerinde evcil kedi bulunur. İnsanın evciline kılıbık denir. Kedinin köprücük kemiği olmadığından kafasının sığabildiği her yerden geçebilir. İnsan kafasını bir yere sokunca değil gerisini sığdırmak kafayı kurtaramaz.
Kedinin duyma yetileri köpeklerden ve insanlardan daha güçlüdür. Bu yüzden insanların kendileri ile bağırarak konuşmaları anlamsızdır. Aksine kediye fısıltı gibi yumuşak ve kısık bir sesle konuşulması çok hoşuna gider.İnsanda bu durum ‘sağır mısın ulan’ olarak tezahür eder. Ama bir şart koymam gerekir Ak sakallı dedeye; Kedi dedim de erkek kedi dedim.Çünkü dişi kediler sağ patilerini daha iyi kullanırken, erkek kediler çoğunlukla sol patide iyidirler. Buna alışmam oldukça uzun zaman alabilir. Malum kediciklerin ömürleri kısa.
Eğitim kalitesini de arttırır kedi.Baksanıza Kedi sahiplerinin yüzde 17’sinden fazlası üniversite mezunuymuş.
Kediler yemeklerde tatlıyı ayırt edemezler.Bu harika çünkü şeker hastası olma olasılıkları yok. Ben insanken şeker hastasıydım neler çektim neler.
Bakınız bir de ciddi bir durum var,bir kedinin beyin yapısı insanınkine çok benzer. Duyguları üreten kısımları aynıdır.İşte burada çuvallama olasılığım var.İnsanken duygularımdan çektiklerim non stop devam edecek sanırım.
Tabi işin az da olsa sıkıntılı tarafları da yok değil; mesela kedi insanlara sürünerek kendi bölgelerini belli etmeye çalışır. Neyse bunu aşacak bir yol vardır herhalde.Gerçi insanlar da aynı şeyi yapmazlar mı?makam mevki için sürüne sürüne yaşamazlar mı?
Kedi olunca Sahibim de yaşadı; Kedi sahibi olan kişilerin kalp krizi veya felç geçirme ihtimalleri, kedi sahibi olmayanlara göre üçte bir oranında daha düşük çünkü.
Son olarak sanılanın aksine çiğ balığı sevmezler.İnsanken ben ne çiğ ne pişmişini sevemedim o mübareklerin. Şimdi en azından pişmişine katlanabilirim diye düşünüyorum.
Aslında kedi olmak için daha fazla nedenim var da, bu kadarı bile yeter de artar.
Şimdi iş Ak sakallı dedenin karşıma çıkmasına kaldı.
Çağırayım bakayım ne olacak?
Mıııırrrrrrr…..