Safranbolu_1

Safranbolu’yu Yaşamak

Her nerede, her ne yaşarsak yaşayalım, çoğu insan çocukluğuna ve geçmişine özlem duyar. Bu özlem çoğu zaman bir mekan, bir sokak, bir kente dairdir. İşte Safranbolu, bu duygulara mekan olan kentlerden biri. Çocuk sesleri ile şenlenen Arnavut kaldırımlı bir sokakta, sokağın iki yanında uzanan görkemli konaklarda, pencerelerinden bakan dost gülüşlü yüzlerde, köşe başındaki çeşmeden akan suyun şırıltısında ya da demirciler çarşısında çekicin ahenkli sesinde, belki sizler de bir bağ kurabilirsiniz geçmişinizle…

Her gidenin kendinden bir parça bulduğu dünya mirası bu kent, sadece geçmişimize değil, bugüne de ışık tutan değerleri günümüze kadar taşıyagelmiştir. Bugün “akıllı kent” olarak adlandırılan ve çağın teknolojisi ile gerçekleştirilen çoğu özellik, zamanın Safranbolu’sunda günün koşullarına göre zaten yaratılmış.

Üç derenin açtığı vadinin içine, yamaçlara özenle yerleştirilmiş, birbirinin güneşini kesmeyen evler; ne kadar yağmur yağsa, sele dönüşmeden suyu derelere taşıyan ortası eğimli yapılmış Arnavut kaldırımlı sokaklar… Yamuk bir arazi payına rağmen “eli böğründe”ler ile üst katlara doğru kare forma kavuşan muhteşem konaklar… Geçişi kolaylaştıran “köşe pahlamaları”… Ses ve ısıyı yalıtan kerpiç duvarlar, görkemli iki kanadı ile içerideki mahremiyeti gizleyen ahşap kapılar, muşabaklı zarif pencereler… Kapı üzerindeki dövme demirden sanat eseri gibi tasarlanmış, her dili konuşabilen kapı tokmakları… Oda içerisindeki dolabın hem yüklük, hem de gusülhane olarak işlev kazanması; ocağın hemen yanındaki işlevsel “tembel oyuğu” nişler… Hele tavandan dolap kapaklarına kadar binanın her yanına dağılmış güçlü estetik değerlere sahip ahşap işlemeler…

Safranbolu_2

Safranbolu’yu benzerlerinden ayıran, işte bunun gibi nice detayda saklı akılcı mimari değerlerini; soylu geçmişinden gelen kültürel mirasını bir bütün olarak koruyarak bugünlere getirmesi. İşte bu özgünlük, Safranbolu’yu 1994 yılında UNESCO tarafından “Dünya Miras Kenti” ünvanı ile taçlandırdı. Safranbolu, önce kültür mirasını koruma ve yaşatma çabaları bakımından tüm ülkeye örnek olurken, 90’lı yıllardan buyana kültür turizminin uygulandığı bir model oldu. Her ne kadar son yıllarda Safranbolu turizmi özellikle hafta sonları yaşanan aşırı yoğunlukta kitle turizmine doğru kaysa da, doğru bir gezi planı ile Safranbolu’da geçireceğiniz birkaç gün sizin için unutulmaz olacaktır.

Nasıl gezilir

Bir kentin sokaklarında kaybolmadan önce kente yukarıdan, genel resme bakmayı tercih edenlerdenseniz, “Çarşı” diye adlandırılan bölgede Hıdırlık Tepesi ya da Kale’den başlamalısınız Safranbolu’yu gezmeye. O ünlü kent siluetini oluşturan, yamaçlara ustaca yerleştirilmiş evlerin doyumsuz manzarası bu iki noktadan da muhteşemdir. Arnavut kaldırımlı dar sokaklardan aşağılara indiğinizde kent tüm canlılığı ile sizi bekler. Her türlü hediyelik eşyaların satıldığı çarşılar, Yemeniciler Arastası, avlusunda Güneş Saatinin bulunduğu Köprülü Mehmet Paşa Camisi, zarif minareli İzzet Mehmet Paşa Camisi, zamanın aktif ticaret hayatının göstergesi Cinci Hanı ve hamamı, demir ile çekicin buluşma sesinin yankılandığı Demirciler Çarşısı, davetkar kahve kokusunun yükseldiği mekanlar ve daha niceleri her türlü gelenin ilgisini çekecek niteliktedir.

Safranbolu_3

Çarşı Bölgesinin hemen yukarısındaki Rum Mahallesi olarak bilinen Kıranköy’ün taş konakları daha bir heybetlidir. Kıranköy’e 2 km uzaklıktaki, sırtını dağlara dayamış geniş bir ovada kurulu, önceleri “yazlık” olarak kullanılan Bağlar Bölgesi, yeşillikler içinde cennetten bir köşedir adeta. Buraya 4 km mesafedeki Tokatlı Kanyonu üzerine yapılmış “Cam Teras” gelenlere heyecan yaşatacak farklı bir aktivite sunar. Kanyon üzerindeki tarihi Su Kemeri tüm zarafeti ile dimdik ayaktadır. Karabük yönüne birkaç km gidildiğinde, dünya mağara literatürüne girmiş Bulak Mağarası görülebilecek yerler arasındadır.

Safranbolu’dan Kastamonu yönüne 12 km gidildiğinde varılan Yörük Köyü, Safranbolu’nun sanki minyatürüdür. Konak heybetindeki evleri, evlerin sokaklar boyunca sıralanmaları bilinen köy yerleşiminden oldukça farklı bir yerleşim sunar. Nerdeyse köyün tamamı bozulmadan bugüne gelebilmiş ve Yörük Köyü 1996 yılında koruma altına alınmıştır.

Son yıllarda, Safranbolu’ya adını veren safran bitkisinin yetiştirildiği köyler, hasat zamanı olan ekim ayında ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Nerede kalınır

Görüldüğü gibi Safranbolu bir hafta sonu tatiline, hele günübirlik gezilere sığamaz. Kentin ruhu, kente kimliğini kazandıran tarihi konaklarda birkaç gece geçirilerek hissedilebilir. Koruma altındaki bu konakların bir çoğu, birbirinden özenle restore edilerek butik otel ve yeme-içme-eğlence yerleri olarak yeniden hayat bulmuştur. Çoğu aile işletmesi olarak hizmet veren bu konakların nefes alan kerpiç duvarları, huzurlu bir uykunun anahtarıdır adeta.

Nasıl Gidilir

Safranbolu, Ankara’ya 220 km, İstanbul’a 380 km uzaklıkta ve oldukça kolay bir ulaşım imkanı sağlar. İstanbul-Ankara karayolu üzerinde Gerede kavşağından Karabük yönüne dönerek, 80 km’lik bir yol ile önce il merkezi Karabük’e, 8 km sonra da Safranbolu’ya ulaşabilirsiniz.

Haber: Gülcan ACAR