2020 yılının ilk aylarından beri bütün dünya bu korona denen görünmez düşmanla mücadele ediyor. Türkiye dahil bütün ülkeler, gerekli tedbirleri alıyor ama bu virüsle bir türlü başa çıkalamadı, çıkılamıyor.
Türkiye, ne yazık ki 2020 yılının ilk aylarında bu işi ciddiye almadı. Umreden dönenler, kontrolsuz bir şekilde ellerini kolların sallayarak karantinaya bile alınmadan evlerine gittiler. Onları karşılayan eş, dost ve akrabalarla sarmaş dolaş oldular. Bu şekilde yurt dışından ilk olarak koronayi ülkemize getirmiş ve eşe dostada bulaştırmış oldular.
ALMAN TURİSTLER
Almanya, Türkiye’yi riskli bölge ilan etti ve vatandaşlarını Türkiye’ye gitmemeleri konusunda uyardı. Ancak alman turizm ve seyahat acentelerinin batma riskine ve bu sektörde binlerce kişinin işsiz kalması ve devlete maddi yönden yük olmaları ihtimaline karşı, Alman hükümeti Türkiye’nin üç bölgesine (Antalya, İzmir ve Muğla) kendi vatandaşlarını göndermekte mahsur görmedi hatta teşvik etti.
Bu durumda ne oldu?
Ülkemiz gelen paralı alman turistleri hiç bir tedbir almadan ve teste tabi tutmadan tatil yörelerinde ve otellerde ağırladı. Bu paralı alman turistlerin korona bulaştırma riski varmıydı, elbette vardı.
Önemli olan turistik otellerin ve seyahat acentalarının para kazanmasıydı. Ülkeye getirecekleri korona tehlikesi hiç önemli değildi.
Alman seyahat acenteleri batmaktan kurtulacak kadar parayı kazandıktan sonra, Türkiye’deki bu üç bölgeyi de Türkiye genelinde olduğu gibi riskli bölge ilan etti. Yani o günden sonra Türkiye, Almanya için tekrar riskli bölge oldu.
RUS TURİSTLER
Rusya ve Ukrayna‘dan Antalya‘ya günde 80 uçak dolusu Rus turist geldi. Geldi de ne oldu derseniz havalanlarımızda bu turistlere hiç bir zaman korona testi yapılmadı. Hiç bir önlem alınmadı. Yığınlar halinde Antalya ve civarındaki turistik bölgelere akın ettiler. Ülkede hiç korona riski yokmuşçasına geldiler, deniz, kum ve güneşin tadını çıkarttılar, eğlendiler ve insanlarımıza virüsü bulaştırıp çekip gittiler.
Rus ve Ukraynalı turistler gerçekten ülkemize döviz kazandırdı mı bilinmez ama bıraktıkları hasar mutlaka büyüktür.
Rusya, Türkiyeden tatilden dönen vatandaşlarını hemen 14 günlük karantinaya aldı ve Türkiye’den gelebilecek virüslerle ilgili tedbirleri almış oldu.
Bu arada Türkiye ve Almanya‘da neler değişti?
Türkiye işin ciddiyetini ancak idrak etti ve ciddi tedbirler aldı. Mesela hafta sonu, seyahat kısıtlamaları, maske takma zorunluluğu, vb.
Bir de baştan beri inandırıcı olmayan koronadan ölenlerle ilgili ölüm sayılarını son günlerde takriben 240 civarında vermeye başladı.
Halkımız, baştan beri verilen düşük ölüm sayılarından dolayı son verilere de pek inanamıyor ne yazik ki. İnanmayan sadece halk değil, Türk tabipler odası da bu gruba dahil. Örnekleri çogaltabiliriz.
Maske konusuna gelince, maske mecbur tutuldu. Her yerde maske takma mecburiyetine genelde uyuldu. Uymayanlar için maddi uygulamalar, parasal cezalar verildi. Gruplar halinde bu uygulamalara uymayan kişileri basından izlemekteyiz. Bu konuda devletin uygulama ve yaptırımları çok yerindedir ve hatta geç kalınmıştır.
Hafta sonları sokağa çıkma kısıtlamaları çok yerinde bir karardır. Hatta en az 14 gün kapanma inaniyorum ki vakaları çok azaltacaktır.
Türkiye‘den Almanya‘ya gelen insanlar, ellerinde negatif olduklarına dair korona raporu olmadan uçaklara alınmadılar ve Almanya‘ya ayak bastıkları gün itibarıyla 14 gün ev karantinasına alındılar.
Ya Almanya‘da durum nedir derseniz;
Almanya da tedbirleri arttırmış ve Türkiye‘nin aldığı kısıtlamaları aynen uyguluyor Gıda maddeleri ve günlük ihtiyac maddeleri satan magazalar, bankalar, eczaneler ve resmi makamlar hariç, okullar, alışveriş merkezlerini (AVM), diğer alışveriş yerlerini, restoran, kafe vb yerleri kapattı. Ancak restoran, kafe vb yerlerde ya sipariş verip kendiniz dışarda yemek şartıyla alabilir veya eve sipariş verebilirsiniz.
Almanya çeşitli eyaletlerden oluştuğu için uygulamalar farklılık göstermektedir.
Akşam saat 21:00 den sabah 06.00 ya kadar sokağa çıkmak yasak (istisnalar hariç).
Burada da kapalı alanlarda maske kullanma mecburiyeti vardır, ancak Türkiye‘nin tersine açık alanlarda maske takma mecburiyeti yoktur. Bu da insanları ne kadar koronadan korur, bu da ayrı bir tartışma konusu.
Bir de Almanya‘da 60 yaş üstü ve kronik hastalara devlet tarafından maske dağıtım uygulaması var. Maskeler eczaneler tarafından dağıtılıyor. Toplamda 15 maske. Ancak ilk 3 maskeyi kimlik göstererek gidip eczaneden alabiliyorsunuz. Diğer kalan 12 maskeyi ise 6 + 6 olacak şekilde sağlık kasalarından gelecek olan yazı ile alabileceksiniz. Ancak her 6 maske icin 6,- EURO yani toplamda 12,- EURO katılım ücreti ödenecek.
Yani ilk 3 maske reklam mahiyetinde ücretsiz, diğer 12 maske ise ücretli satılmış olacak. Yani dostlar alışveriste görsün misali.
Genelde dünyadaki gidişat çok kötü. Ülkeler kendilerini yavaş yavaş kapatmaya başlıyor. Bu uygulama kısa zamanda bütün ülkelerde geçici de olsa uygulamaya konabilir.
Bu durumda dış ülkelere seyahat etmek ne derece güvenilir. İyi düşünüp karar vermek lazım. Nitekim gidip te dönememek, gelipte görememek var desekte yeni normale hep birlikte uyumlanacağız.