Ekonomik veriler olarak nitelendirdiğimiz geçmiş ve güncel istatistik rakamları bir ülkenin ve dolayısı ile o ülke halkının nabzını tutan en önemli göstergelerden biri olduğunu düşünebilirsiniz.
Ancak, kısıtlı verileri ve onların sonuçlarını göstergeler olarak kabul edip yapılacak analizler için kıt kaynak niteliğinde olan geçmiş verilerin derlenmesi, olasılıkların bu bağlamda hesaplanması ve çıkan sonuçlara göre yorumlanması gelecek ile ilgili öngörüde bulunmak mümkün değildir.
Bir ekonomik sistemin işleyişine göre varlık değerini tahmin etmek için ilk adım elbette ki temel ekonomik göstergelere göz atmakla başlar.
Bu kapsamda büyüme, enflasyon yani paranın satınalma gücündeki azalan eğilim ve ivmesi, istihdam ve işsizlik oranları gibi göstergeler, ekonominin genel olarak nasıl bir stratejik tamlaşma veya sürüklenme içinde olduğunu ifade eden göstergelerdir.
Faiz politikaları, Finansal piyasalar, yapısal ve jeopolitik faktörler, teknik ve sosyal eğitim, sektörlere göre uzmanlık, sektörlerdeki hizmet erbabının yaş ortalaması ve değişim oranları, nüfusun ve teknolojilerin dağılım ve kümeleşmesi ekonomilerde oluşacak uzun vadeli etkileri geleceğin işaretlerini yansıtacak olan matematiksel öngörüler ile ancak o zaman risk grubunu oluşturan unsurların dışında kalan belirsizliklerin etkisini azaltmak mümkün olur.
Düşünebiliyor musunuz, Marmara bölgesinin yüzölçümü yaklaşık 67.000 KM. kare ve bu oran Türkiye yüzölçümünün yaklaşık %8.56 sını oluşturuyor. TUİK verilerine göre 2023 yılında yapına nüfus sayımında yuvarlatılmış rakamlar ile Türkiye geneli Nüfus 87 milyon, Marmara bölgesinin nüfusu 26 milyon civarındadır ve Marmara bölgesinin Türkiye’nin genel nüfusuna oranı yaklaşık %29,9. Ve kilometre kareye düşen kişi sayısı 388 kişidir. Tabii ki bu toplam yerleşim bölgelerinin net alanlarının kilometre kareye düşen oranını ifade etmez.
Bu bağlamda ekonomik stres nedenlerinin başında gelmesi muhtemel belirsizliklerden biri de aynı güney doğu illerimizde yaşadığımız bir felaketin gerçekleşmesi durumunda neler ile karşılaşabileceğimizin ön görüsü, ekonomik yapılanmamızın stratejik düğüm noktalarının önemini geleceğin işaretleri açısından anlamamıza yardımcı olur.
Yatırım harcamaları açısından ekonometrik modeller için kısıtlı göstergelerin trend analizlerinin yeterli olamayacağını o nedenle senaryo analizleri ile tanımlanan risk alanına etki edecek olan belirsizlik mukavemetini de yani tepki ve etkisinin de oranlarını hesaba katmak gerekir.
Ekonomiyi okumak ve kesin bir öngörüde bulunmak bilimsel olarak tam mümkün olmasa da, bu göstergelerin dikkatli bir şekilde analiz edilmesiyle daha bilinçli tahminler yapılabilir. Göz önünde bulundurulması gereken nokta, her ekonominin kendine özgü dinamiklere sahip olduğudur; bu nedenle kapsamlı bir yaklaşım benimsemek gerçekten önemlidir.
Vahit sunar