500+ aktif fay hattı üzerinde yaşayan Türkiye nüfusunun %70’i yüksek risk altında. Bilimsel kentsel dönüşüm, toplumsal farkındalık ve kurumlar arası koordinasyon ile can kaybı %90, ekonomik kayıp %70 azaltılabilir.
Türkiye, Alp-Himalaya deprem kuşağında yer almakta; TÜİK (2024) verilerine göre nüfusun %70’i yüksek riskli bölgelerde yaşıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, mevcut yapı stokunun %60’ının deprem yönetmeliğine uygun olmadığını bildiriyor. İTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi’ne göre, 7.0+ büyüklüğünde bir depremde enerji, su ve iletişim altyapısında %85 oranında kesinti yaşanabileceği öngörüsünde.
AFAD ile yerel yönetimler arasındaki bilgi paylaşımı milli güvenlik stratejileri açısından önemli, bilginin doğru yere iletimi, iletişim hızı, ve doğru paylaşımı afetin ilk üç saatinde hayat kurtarıcı rol oynuyor. Bu süredeki koordinasyon eksikliğinin, psikolojik şok etkisinin doğrudan can ve mal kaybını artırdığını bilinen bir gerçek.
Depremden korunma, aynı zamanda milli güvenlik stratejimiz olduğunu unutmayalım:
- Bireysel Önlemler: Zemin etüdü ve dayanıklılık raporlarıyla bina denetimi, standart acil durum çantası, mobil CBS uygulamaları ile toplanma alanı bilgisi, deprem anı ve sonrası için deprem bilimi ve ilk yardım dersleri, ulusal tatbikatlarla koordinasyon testi.
- Kurumsal: Riskli yapıların güçlendirilmesi, sismik izolatör zorunluluğu, uydu tabanlı kriz iletişim ağı, 24 saat kesintisiz erişilebilir ve izlenebilir afet stok merkezleri.
Sonuç: Bilimsel veriye dayalı dönüşüm, toplumsal bilinç ve senkronize müdahale ile 1999 Marmara Depremi seviyesindeki can kaybı %90, ekonomik kayıp ise %2 seviyesine düşürülebilir (JICA projeksiyonu).
Kritik Rakamlar
- 500+ aktif fay hattı
- %70 riskli bölgede yaşayan nüfus
- %60 yönetmeliğe uymayan yapı stoku
- %85 olası altyapı kesinti riski
- 3 saat kritik müdahale penceresi
Panoramagazetesi.com – Haber, Güncel, Ekonomi Gazetesi