Kömürlü Termik Santraller Elektrik Üretiminin Lokomotifi

Özellikle son günlerdeki orman yangınlarıyla birlikte gündeme gelen kömürlü termik santraller, yeniden tartışma konusu oldu. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com termik santrallerin Türkiye’de elektrik üretimindeki yeri ile ilgili veriler derledi. encazip.com’un aktardığı bilgilere göre, Türkiye’de kullanılan elektriğin üçte biri kömürlü termik santrallerden karşılanıyor. encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, elektrik üretiminde kaynak olarak kömür kullanımının geçmişe göre çok daha çevreci olduğunun ve yakıt ve kurulum maliyeti düşük olduğu için bu santrallerin ileride de tercih edilmeye devam edileceğini söylüyor.

Son birkaç haftadır termik santraller yeniden ülkenin gündeminde. Yaşanan orman yangılarının termik santrallere sıçrama riski ve endişesi, tartışmaları da beraberinde getirdi. Bu santrallerin kurulduğu bölgeler ve çevreye olan potansiyel zararı yeniden tartışılmaya başlandı. Özellikle kaynak açısından kömürden elektrik üretimi çevresel etkileri nedeniyle tüm dünyada tartışma konusu. Ancak elektrik üretimi açısından potansiyeline bakıldığında diğer enerji kaynaklarına göre daha kolay ve ucuza bulunabilen kömürün, global elektrik üretiminde önemli bir rol üstlendiği görülüyor. Ucuz yakıta ilave olarak diğer santrallere kıyasla yatırım maliyetinin görece düşük olması, ucuz elektrik üretiminde kömürlü termik santrallerin kritik bir öneme sahip olmasına neden oluyor. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com, kömürlü termik santrallerin elektrik üretimindeki önemini ve merak edilenleri aktardı.

Maden ocaklarının yakınlarına kuruluyor

Türkiye’de elektrik üretiminde kömür, ilk kez 1914 yılında İstanbul’da Silahtarağa Elektrik Santralinde kullanıldı. Burada Zonguldak’tan getirilen taş kömürden elektrik üretildi. Osmanlı Devleti’nin kent ölçekli ilk elektrik santrali olan bu tesis, İstanbul’un en eski endüstri bölgesi olan Haliç’te kurulduğu 1914’ten itibaren 1983’e kadar İstanbul’a elektrik sağladı. Burada üretilen elektrik ilk olarak İstanbul tramvayları ile Osmanlı sultanının o dönemde yaşadığı Dolmabahçe Sarayı’na verildi. İthal kömürlerin kullanıldığı santraller ise 2000’li yıllardan itibaren kurulmaya başlandı. Türkiye’nin en büyük kömür yakan santralleri arasında Çatalağzı Termik, Afşin-Elbistan Termik, Cenal Termik, İskenderun İthal Kömür, Bekirli Termik ve Atlas Termik santralleri yer alıyor. Ulaşım maliyetini düşük tutmak için tüm dünyada kömürlü termik santrallerin birçoğu maden ocaklarının yakınına inşa ediliyor. İthal kömür ile çalışan santraller ise genellikle limanlara yakın yerlere ya da kıyılara kuruluyor. Bu santrallerin çalışma prensibi, kömürün suyu ısıtmasına dayalı olduğundan su kaynaklarına yakınlık da dikkat edilen noktalar arasında. Çevreye olan potansiyel etkileri azaltmak için de genellikle şehir merkezinden uzakta yer alıyorlar. Kömürlü termik santrallerin, iklim değişikliğinin ve hava kirliliğinin en büyük nedenlerinden biri olarak gösterilmesiyle birtakım önlemler de alınmaya başlandı. Teknolojik gelişmelerden faydalanarak karbon salınımı azaltılıyor. İleri teknoloji filtreleme sistemleri ile zararlı gazların önemli bir çoğunluğunun filtrelendikten sonra atmosfere salınması sağlanıyor. 

Elektriğin üçte biri kömürlü termik santrallerden

Türkiye’nin elektrik kurulu gücüne bakıldığında kömürlü termik santraller, kurulu gücün yüzde 29’unu oluşturan doğalgaz kaynaklı santrallerin ve yüzde 26’sını oluşturan hidroelektrik kaynaklı üretim santrallerinin ardından yaklaşık yüzde 23’lük bir oranla üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye’deki toplam elektrik üretimi verilerine bakıldığında ise Türkiye’de kullanılan elektriğin üçte birinin kömürlü termik santrallerden karşılandığı görülüyor ve toplam elektrik üretiminde yüzde 34’lük oranla ilk sırada yer alıyor.

İhtiyaca göre kullanımı farklılık gösteriyor

Yıllara ve kömür türlerine göre üretilen elektrik oranlarına baktığımızda ise 2020’de ithal kömürden 65 bin 466 GWh, linyitten 38 bin 163 GWh, taş kömüründen 3 bin 416 GWh olmak üzere toplamda 106 bin 268 GWh elektrik üretildiği görülüyor. 2020 yılında kömürün toplam elektrik üretimindeki yüzde 35’lik payına kıyasla 2021 yılının Mayıs ayına baktığımızda ise bu payın yüzde 23 olduğunu görüyoruz. Özellikle yaz aylarında yaşanan kuraklıkla birlikte kömürden elektrik üretiminin yıllık payının toplamda yüzde 35’inde üzerinde olması bekleniyor. Kısacası yüzde 21’lik bir kurulu güce sahip olmasına rağmen kömürlü elektrik santrallerin, 2020’de elektrik ihtiyacının yüzde 35’ini karşılaması, bu santrallerin enerji güvenliği açısından stratejik önemini de gösteriyor. Bu farkın en önemli nedeni ise kuralık olarak gösteriliyor. Çünkü kuralık dolayısıyla çalışmayan hidroelektrik santrallerin açtığı boşluğu doldurabilmek için kömürlü termik santrallerden faydalanıldı. Bu durum gösteriyor ki kömürlü termik santrallere talep, iklim şartları ve o dönemki ihtiyaca göre farklılık gösterebiliyor.

“Elektrik üretiminde kömür kullanımı artık daha çevreci”

Elektrik üretiminde kömür kullanımının gelişen teknolojiyle birlikte eskiye oranla artık daha çevreci olduğunun altını çizen encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, şunları söylüyor:

“Teknolojinin ilerlemesiyle kömürlü termik santrallerin çevreye verdiği olumsuz etkiler azaltılıyor. ‘Karbon yakalama ve depolama’ adı verilen yöntemler ile kömürün yanması sonucu ortaya çıkan zehirli gazlar ve partiküller öncelikle filtreler tarafından yakalanarak, mümkün olan en zararsız haline getiriliyor. Bu yeni sistemler sayesinde gazlar bacalardan çıkmıyor. Borularla birlikte yakın çevredeki bir yer altı kuyusuna salınıyor ya da petrol yataklarına enjekte ediliyor. Bu sayede petrol yatakları zararlı gazı depolamak için iyi bir alan oluyor. Ayrıca karbon gazı petrol çıkartma işlemini kolaylaştırıyor. Elektrik üretiminde kömür kullanımı artık daha çevreci olduğu için, ayrıca ucuz yakıt ve kurulum maliyeti olduğundan dolayı bu santrallerin ileride de tercih edilebileceğini söyleyebiliriz.”