Türkçemiz Kaç Yıl Sonra İngilizceye Dönüşecek?

Anadolu topraklarında yıllardır kullanılan bazı kelimelerin, yakın zamanda unutturulup kaldırılacağını tahmin ediyorum. Kullandığımız öz Türkçe kelimelerin yanında birçok kelimemiz de dilimize Arapçadan, Farsçadan geçmiş olabilir. Hatta Anadolu’da yıllar önce yaşamış medeniyetlerden süzülüp gelen kelimeler de olabilir. Yıllardır kullandığımız birçok kelime, Türkçemizle kaynaşmış ve benimsenmiştir.    

Anadolu topraklarında yıllardır kullandığımız bazı kelimelerin yerine yabancı dillerdeki kelimeleri kullanmak için sanki özel bir çaba harcanıyor gibi… Bu topraklara Batı medeniyetinden gelen televizyon, radyo ve benzeri kelimelerin kullanılmasını normal buluyorum. Çünkü bu kelimelerin Anadolu topraklarında bir karşılığı yok. Fakat bu toprakların ürünü olan ve yıllardır kullanılagelen kelimelerin yerine neden yabancı kelime kullanmak zorunda kalıyoruz? Bu durumu anlamak mümkün değil. Televizyonlarda yayınlanan programlarda bu uygulamaları yakından görmekteyiz. Sanki bilinçli olarak bizlere öğretmeye çalışıyorlar.    

Yabancı kelimeleri, dilimizdeki kelimelerin yerine kullanmak medeniyet olarak mı düşünülüyor? Bu toprakların kelimelerini kullandığımızda “köylü”; yabancı dillerden gelen kelimeleri kullandığımızda “şehirli” mi oluyoruz? Örnek olarak şu kelimelere bakalım. “Hela” kelimesinin unutulduğunu tahmin ediyorum. Ancak köylerde kullanıldığını biliyorum. Onun yerine Avrupa’dan gelen ve insanlarımız tarafından hemen benimsenen “tuvalet” kelimesini kullanıyoruz. “Tekrar” kelimesinin yerine “yinelemek” kelimesi gittikçe yaygınlaşıyor. “Tehlike” kelimesi de dilimizden atılmak üzere. Onun yerine “risk” kelimesi dilimize iyice yerleşti. Hatta köylerde bile hızla yaygınlaşmaya başladı. Televizyonlarda ve radyolarda devamlı kullanılıyor. “Kelem” kelimesi iyice köylü kaldı! Köylerde yetiştirip, pazara getirenlerden “kelem”i duyabiliriz. Sebze halinden alan pazarcılar ise “lahana” diye satıyorlar. Ülkemizde kaç kişi “kelem turşusu” ifadesini kullanıyor? Fakat “lahana turşusu” devamlı kullanılmaktadır. “Bakkal” kelimesi de kullanımdan kalkmak üzere.

Bunun yerine “market” kelimesi iyice benimsenir hale geldi. Çünkü Avrupa’dan geliyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.     

Kadıköy ilçemizdeki Caferağa mahallesinin adı halk arasında “Moda” diye kullanılır. Caferağa’yı kullanan çok az insan vardır.

Dünya kıyafet modasına yön veren Fransızlardan aldığımız ve terzilik mesleğinde kullandığımız birçok yabancı kelime var. Bu arada çıraklıktan yetişen terzilerimiz gittikçe azaldığından bu meslekteki yabancı kelimeleri de kullananlar olmayacak.

Yukarıda örneklerini verdiğimiz yerli kelimelerimizi, yakın gelecekte yayınlanan gazetelerde ve kitaplarda görmek mümkün olmayacak. 2000 yılından sonra bu dünyaya gelen insanlarımız, bu kelimelerin karşılığının ne olduğunu anlamak için büyüklerine soracaklar veya sözlükten anlamlarını öğrenmeye çalışacaklar. Yaklaşık 20 veya 40 sene önce yazılan kitaplardaki Anadolu’ya ait kelimeleri anlamayacaklar.     

Televizyonlardaki açık oturumlara veya programlara katılan bazı konuşmacılar, kullandıkları kelimelerin daha anlaşılır hale gelmesini sağlamak, bu kelimeleri daha da belirginleştirmek için o kelimelerin İngilizcesini söylüyorlar, sanki mecburlarmış gibi! Türkiye’de yaşayan insanlarımızın hepsi İngilizce bilmek zorunda mı? 2021 yılında yazdığım kitabımın, 2071 yılına doğru anlaşılmayacağından kaygı duyuyorum!

1277 yılında Türkçe ile ilgili ferman yayınlayan “Karamanoğlu Mehmet Bey’i” gelecek yıllarda çok ararız gibi.

Türkçemizin gelecekte İngilizceye dönüşmesini istemiyorum.